21 Ağustos 2007 Salı

Şımarık Çocuk - Burak Yılmaz ve İbrahim Akın'a atfen

Korkut Göze'nin 3.Ağustos.2006 tarihindeki Hürriyet gazetesinde çıkan yazıdan alıntıdır.

İzmir’e gidiyordu. Yeşilköy Havalimanı’nda birlikteydim. Cebini ters-yüz etti ve gösterdi.

Kırk parasız gidiyorum. İzmir’de beni karşılayacaklar.

Takıldım Yusuf’a...

Yiyip, içtiklerine say.

Sonra anladım ki, şakanın sırası değil. Havai, hercai Yusuf, gerçek kimliği ile karşıma dikildi. Söylediklerini zorlukla işittim...

Sanki, ölüm gidiyor!

Elinden tutup, oralardan kaçırsam, onu Akaretler yokuşuna doğru koştursam... Belki de uçarak peşimden gelecekti.

Bir şeyler söylemek istedi. Toparlayamadı, hemen anladım. Diyecekti ki...

Benden bekleneni Beşiktaş’a veremedim. Kendimi harcadım, Beşiktaş’ı harcamamalıydım.

Bunu söyleyecek kadar mert bir insandı. Ama söyleyemeyecek kadar da utangaç...

Ve söyleyemeden çekip gitti. Gönlü Beşiktaş’ta kalarak 16.45 uçağı ile Kordon’a uçtu.

* * *

Ve o gün adeta öldü Yusuf. Duyguları köreldi, yaşamı karardı.

Biliyorum, kendini hiç affetmedi. Yıllar da geçse, ona sevgi ile uzanan her el, sanki sırtına saplanan bir hançerdi.

Bir gün Gümüşsuyu’nda bir barda dayanamadı ve itiraf etti...

Bu sevgi beni utandırıyor. Beşiktaş’a gereği gibi hizmet edemedim.

Yıllar geçti ve aramızdan ayrıldı Yusuf.

Yine de unutulmadı. Futbolun doksan dakikalık kısacık ömründe yaşattığı güzellikleri hatırlayanlar onu özlemle anıyor.

Seni unutmadık. Ve seviyoruz.


İşte, Beşiktaş'ın ve Türk futbolunun gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcularından biri Yusuf Tunaoğlu'nun kısa bir hikayesi. Allah gani gani rahmet eylesin.

Yazının devamında diğer büyük yetenek Sergen Yalçın'dan bahsediyor. Aynı rahmetli Yusuf ağabey gibi o da Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra soldu gitti.

Burak Yılmaz ve İbrahim Akın'a gelecek için çok büyük ümitler besleniyordu. İbrahim Akın, Ümit Milli Takım'da oynarken geleceğin en büyük golcülerinden biri olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Burak Yılmaz keza öyle.

Ne hikmetse ikisi de olmadı. Maya tutmadı. Büyük şehrin çarkları arasında yok oldular. Burak ayakta duramıyor, oynamak için hiç bir çabası yok, ruh gibi geziniyor sahada. Burak'ı geçen hafta sonu Anadolu yakasında bir kafede gördüm. Yanında birisiyle kahvaltıya gelmişti. Yemek bitip gitmek için ayağa kalktığında fark ettim, incecik bacakları ve kürdan gibi ayak bilekleri vardı. Burak'ı ilk defa bu kadar yakından görüyordum. Dedim ki kendi kendime "Bacakların bir topçununkine hiç benzemiyor". Vücudunun güçsüz olduğu her halinden belliydi. Yanımda oturan arkadaşıma dönüp ağzımdan tek bir kelime döküldü. "Yazık"...

Belli ki yeteneklerinin farkında değiller. Beşiktaş taraftarı bu iki futbolcuyu da kazanmak için ellerinden gelen herşeyi yaptılar, kimselere göstermedikleri sabrı bu iki genç futbolcuya gösterdiler.

Ancak nafile...

Olmayacak, olamayacak.

En iyisi, ikisini de Anadolu kulüplerine kiralık vermek, mümkünse 2.Lig takımlarına. Beşiktaş formasının değerini ancak o zaman anlayacaklardır. Ve geriye dönüp boşa harcadıkları yıllara yanacaklar.

0 yorum :